Yeditepe Üniversitesi Almanca Uluslararası İşletme Yönetimi Bölümü Başkanı Prof. Dr. E. Şule Aydeniz, Türk firmalarının Avrupa Birliği (AB) ülkeleriyle ticaretlerini sürdürebilmek için "kurumsal ikiz dönüşümü" gerçekleştirmesi gerektiğini bildirdi.
Üniversiteden yapılan açıklamaya göre, Türkiye'deki şirketler ihracatlarının yüzde 45'ini AB ülkelerine gerçekleştiriyor. Ancak Avrupa Parlamentosu'nun kabul ettiği "Kurumsal Sürdürülebilirlik Direktifi" ve "Avrupa Yapay Zeka Yasası", Türkiye'den AB ülkelerine ihracat yapan firmaları yakından ilgilendiriyor.
Açıklamada görüşlerine yer verilen Yeditepe Üniversitesi Almanca Uluslararası İşletme Yönetimi Bölümü Başkanı Prof. Dr. E. Şule Aydeniz, Türk firmalarının, AB ile ticaretlerini sürdürebilmek için kurumsal ikiz dönüşümü adı verilen bir dizi uyum sürecinden geçmesi gerektiğini bildirdi.
Geçen yıl 'Alman Tedarik Zinciri Yasası çıktığını ve 1 Ocak'ta bu yasanın kapsamı genişletildiğini aktaran Aydeniz, şunları kaydetti:
"Avrupa Komisyonu, 31 Temmuz 2023 tarihinde Kurumsal Sürdürülebilirlik Raporlama Direktifi kapsamına dahil şirketler tarafından kullanılmak üzere 'Avrupa Sürdürülebilirlik Raporlama Standartlarını' kabul etti. Avrupa Parlamentosu, dünyada yapay zeka kullanımına ilişkin kurallar getiren ilk yasal düzenleme olan, Avrupa Yapay Zeka Yasası'nı 13 Mart'ta onayladı. Yapay zeka sistemlerinin sağlayıcılarından, üreticilerine, ithalatçılarına, distribütörlerine ve kullanıcılara kadar zincirin farklı bölümlerindeki aktörlere özel yükümlülükler getirildi. Özellikle yüksek riskli olarak tanımlanan yapay zeka sistemleri bakımından, birçok katı yükümlülük yine bu yasada öngörüldü. Bu yasaların tümü, AB ülkeleri ile ticaret yapan Türk firmalarını çok yakından ilgilendirmektedir."
- "Disiplinlerarası bir çalışma yapmalı"
Aydeniz, Türk firmalarının AB ile ticaretlerini sürdürebilmek için bu yasalara uyum sağlamak zorunda olduğunu belirterek, "Firmalar, kurumsal ikiz dönüşüm dediğimiz bu durumu sağlamak zorunda. Bu dönüşüm, yalnızca teknik boyutta olmayacak, aynı zamanda tüm iş akışlarında ve görev tanımlarında gerçekleşecek. Dolayısıyla bir lider, yönetim kurulu başkanlığında disiplinlerarası bir çalışma yapmalı." değerlendirmesinde bulundu.
Avrupa Birliği Kurumsal Sürdürülebilirlik Direktifi'nın üç ayaktan oluştuğunu aktaran Aydeniz, şöyle devam etti:
"Birincisi kurumsal yönetişim, yani uzun dönemli hedeflere ulaşmak için oluşturulan yapılandırma, yönetme ve kontrol stratejileridir. İkincisi çevreye duyarlılık. Şirketin üretim süreçlerinde, faaliyetlerinde, hizmetlerinde çevreye zarar vermeyecek şekilde davranması gerekiyor. Örneğin, civa kullanmamalı, atık yönetimini uygulamalı, yeşil bina yapmalı, yeşil çimento kullanmalı gibi belirlenen bir çok kriter var. Üçüncü ayak ise çalışanların sosyal haklarıyla ilgili. Eşit işe eşit ücret, çocuk çalıştırmamak, özlük haklarının ve sendikal hakların verilmesi, ırk, dil, din, ayrımı gözetmemek, çalışanlar için eğitim fırsatları yaratmak gibi birçok sosyal hak ile ilgili düzenlemeler yapıldı. Türkiye'deki firmalar bu üç ayağı mümkün olduğunca uygulamak ve uyguladıklarını AB’nin kabul ettiği raporlama sistemleriyle kanıtlamak durumunda. Bu raporlama sistemine sahip Türk firmaların uluslararası arenada prestiji ve rekabet gücü yüksek olmaktadır."
Aydeniz, AB Yapay Zeka Yasası'nda ise amacın, şirketlerin yapay zeka sistemlerine uygun hale getirilmesi ve etik kullanımının sağlanması olduğuna işaret ederek, basit teknolojiden derin öğrenmeye, üretken yapay zekadan ChatGPT'ye kadar çok geniş çerçevede ele alınan yasanın AB Konseyi'nin onayını almasının beklendiğini ve gelecek yıldan itibaren kademeli olarak yürürlüğe gireceğini vurguladı.
- "Güvenin kaybolması büyük maliyet doğuracaktır"
Prof. Dr. E. Şule Aydeniz, bu dönüşümün ilk başta ciddi maliyet gibi görünmesine rağmen gerçekleştiremeyen şirketlerin AB ile ihracatının sonlanması nedeniyle ciddi bir kar ve rekabet avantajı kaybı yaşayacağının altını çizdi.
Dönüşümü başarılı bir şekilde gerçekleştirmenin, AB ülkeleriyle uzun yıllardır ticari ilişkiler içerisinde bulunan firmalar için elzem olduğuna dikkati çeken Aydeniz, "Güvenin kaybolması, daha kötüsü ticaretin tamamen kesilmesi, büyük maliyet doğuracaktır. Türkiye'deki partneri ile yaptığı ticarette sürdürülebilirlik ilke ve standartlarını görmezden gelerek ticaretini sürdürmeye kalkan AB şirketine, malları piyasadan kaldırma veya toplam gelirin en az yüzde 5'i oranında para cezası şeklinde yaptırımlar uygulanacaktır." değerlendirmesinde bulundu.
Aydeniz, kurallara uyulmaması halinde şirketlerin davalara karşı savunmasız hale gelebileceğini, bu durumlarda AB üyesi olmayan şirketlerin AB'deki kamu ihalelerinden men edilebileceği uyarısında bulundu.
Türk firmalarının bu dönüşümü sağlıklı bir şekilde gerçekleştirebilmeleri için hükümet düzeyinde adım attığını bildiren Aydeniz, belirli kriterleri karşılayan şirketler için Türkiye Sürdürülebilirlik Raporlama Sistemi'nin getirildiğini, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının da yeşil projelere destek verdiğini kaydetti.
Aydeniz, dönüşümün adım adım gerçekleştirilmesi gerektiğini, her sektörün kendi içinde farklı yapılanmaları olduğu için buna göre çalışma programı hazırlaması gerektiğine de değindi.