Dünya üzerinde hemen hemen her insan uzun ve sağlıklı bir yaşamın hayalini kurar. Bu nedenle de tarih boyunca insanlar önce ölümsüzlüğü, sonrasında ise uzun yaşamın sırlarını bulmaya çalıştı. Ölümsüzlük mümkün olmadığı için uzun yaşamın sırlarına odaklanan bilim insanları, heyecan verici bir keşfe ulaştı. 100 yaşına ulaşan insanlar üzerinde yapılan bir araştırma ile birlikte bilim insanları uzun yaşamın sırlarını keşfettiklerini açıkladı.

İsveçli bilim insanları tarafından yapılan araştırmada, 100 yaşına ulaşan kişiler üzerinde yapılan incelemeler sonucu, asırlık yaştaki kişilerin 60’lı yaşlardan itibaren incelenen kan şekeri düzeylerinin kendilerinden daha kısa ömürlü kişilere göre daha düşük olduğu tespit edili. Ayrıca bu kişilerde böbrek ve karaciğer fonksiyonları da diğer akranlarına göre daha sağlıklı çıktı. Araştırmacılar, uzun yaşamın sırrının, kişinin kanında olduğunu belirtti. İşte detaylar…

44 BİN KİŞİ İNCELENDİ

İsveçli bilim insanları, 60 yaşının üzerinde 44 bin kişiden kan örnekleri aldı ve bu kişilerin yüzlercesi 100 yaşına ulaşmış kişilerdi. Yapılan analizler sonucunda bu kişilerin kan şekeri düzeylerinin daha düşük çıkmasının yanı sıra bu kişilerde karaciğer ve böbrek fonksiyonlarının da daha sağlıklı olduğu görüldü.

Araştırmada, 100 yaşına ulaşan kişiler arasındaki 12 biyolojik belirtiyi, bu belirteçlerin görülmediği kişiler ile karşılaştırdılar. Bu belirteçler arasında toplam kolesterol, kan şekeri, ürik asit, demir, kreatin, albumin gibi veriler yer alıyordu ve daha önceki çalışmalarda tamamı ölümle ilişkilendirilmişti.

100 YAŞINA ULAŞMADA ETKENLER NELER?

Yapılan araştırmanın GeroScience dergisinde yer alan sonuçlarına göre daha yüksek demir ve toplam kolesterol düzeyinin 100 yaşına kadar ulaşmada şansın daha yüksek olması ile ilişkili olduğu görüldü.

Araştırmacılar glikoz, kreatinin, ürik asit ve karaciğer enzim düzeylerinin düşük olmasının, 100 yaşını geçme ihtimalinin daha yüksek olduğuna işaret olduğunu belirtti. Düşük ürik asit seviyesine sahip kişilerdeki 100 yaşa ulaşma şansı yüzde 4 olurken, en yüksek ürik asit seviyesine sahip kişilerde bu oran yüzde 1,5 olarak tespit edildi.

Kaynak: hava aksu