İSTANBUL (AA) - YEŞİM YÜKSEL - İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Veteriner Fakültesi Klinik Bilimler Bölümü Yabani Hayvan Hastalıkları ve Ekoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Serhat Özsoy, orman yangınlarında yaralı halde bulunan hayvanların üzerine su dökülmemesi uyarısında bulundu.
Dünyada her yıl milyonlarca hektarlık alanın zarar gördüğü orman yangınlarından sadece ağaçlar değil, evi ormanlar olan hayvanlar da etkileniyor. Yangınlara itfaiye ekipleri tarafından müdahale edildiği anlarda alevlerin ortasında kalmış ya da kaçmaya çalışırken yaralanmış çok sayıda hayvan bulunuyor.
Dumandan etkilenmiş ve vücudunda yanıklar oluşmuş hayvanlara yapılacak ilk müdahale hayati öneme sahipken, uygulanabilecek herhangi bir yanlış yöntem hayvanların daha fazla acı çekmesine hatta hayatlarını kaybetmelerine neden olabiliyor.
AA muhabirinin konuyla ilgili sorularını yanıtlayan Özsoy, orman yangınından etkilenen hayvanlara ilk olarak bölgede bulunan itfaiye ekiplerinin ya da yerel halkın müdahale etmeye çalıştığını söyledi.
Yangın alanında yaralı halde bulunan hayvanın öncelikli olarak duman ve gaz dolu ortamdan uzaklaştırılarak mümkün olduğunca en hızlı şekilde veteriner kliniğine ya da hayvan hastanesine götürülmesi gerektiğini belirten Özsoy, "Yaralı hayvanların üzerine su dökülüyor, bu tarz fotoğraflar görüyoruz. Bunlar aslında ilk bakışta doğru gibi gözükse de yanlış şeyler. Bu hayvanlar yangın sırasında dehidrasyona uğruyor ve üzerlerine su döküldüğünde bu ters bir etki gösterebilir. Yaraları ya da yanıkları olan bir hayvanın üzerine su dökülmesi çok daha fazla ağrıya neden olabilir." diye konuştu.
- Yaraya uygun tedavi yöntemleri izleniyor
Hayvanların tedavi sürecinin, yaralanmalara bağlı olarak değişiklik gösterebileceğini vurgulayan Özsoy, ciddi bir akciğer lezyonu yaşamayan ve vücudunda yanık bulunmayan hayvanların dumansız bölgede verilen oksijen desteğiyle kısa süre içinde kendine gelebileceğini ifade etti.
Alevlerden yoğun şekilde etkilenmiş, vücudunda ağır yanıkları ve akciğerlerinde de büyük tahribat bulunan hayvanların mutlaka oksijen çadırına ya da yoğun bakım ünitesine alınarak oksijen desteğiyle tedavi edilmesi gerektiğini kaydeden Özsoy, "Gerekli durumlarda hayvanlarda nebulizasyon denilen ilaç verme yöntemine de başvuruluyor. Çeşitli ilaçlarla akciğer ödeminin ve yanıkların hafifletilmesi için girişimlerde bulunuluyor. Tüm bu aşamalar veteriner hekimlerin görevi." bilgisini verdi.
Kaplumbağa, porsuk ve kirpi gibi hareket kabiliyeti yavaş hayvanların diğer hayvanlara kıyasla orman yangınlarından daha fazla etkilendiğine ve bu hayvanların tedavi sonrası rehabilitasyon sürecinin aylarca devam edebileceğine dikkati çeken Özsoy, yalnızca dumandan ve ısıdan etkilenen hayvanların ise gerekli tedavinin ardından birkaç gün içinde doğal ortamlarına bırakılabileceğini bildirdi.
Orman yangınlarından yalnızca yaban hayvanlarının değil, çevredeki yerleşim alanlarındaki inek, koyun, keçi ve at gibi hayvanların da zarar gördüğüne değinen Özsoy, "Yabani kuşlar, geyikler, karacalar ve yırtıcı hayvanlar aslında yangından kolaylıkla kaçıp kurtulabiliyor. Yalnızca yavrular ya da kaplumbağa gibi yavaş hareket eden hayvanlar yangından en çok etkileniyor." sözlerini sarf etti.
- Yanık tedavileri aylarca sürüyor
Hayvanların vücudunda meydana gelen birinci ve ikinci derece yanıkların yaklaşık bir aylık süreçte iyileşebileceğinin fakat üçüncü ve dördünce derece yanıkların aylar süren tedaviler gerektirdiğinin altını çizen Özsoy, tedavisi tamamlanan bazı hayvanların doğal ortamlarına dönmesinin mümkün olmayacağı durumlarla da karşılaşıldığını, bunlara üniversitelerde ya da rehabilitasyon merkezlerinde ömür boyu bakılabileceğini aktardı.
Yaralı halde bulunan yaban hayvanlarına Tarım ve Orman Bakanlığına bağlı Doğa Koruma Milli Parklar Genel Müdürlüğü (DKMP) tarafından müdahale edildiği bilgisini paylaşan Özsoy, şöyle devam etti:
"İnsanlar yaralı bir yaban hayvanı bulduklarında DKMP’ye ulaşabiliyor. Yetkililer, gece-gündüz demeden günün herhangi bir zaman diliminde hayvanları bizlere ya da rehabilitasyon merkezlerine ulaştırıyor. Bütün illerde DKMP ve üniversitelerin rehabilitasyon merkezleri bulunuyor. Bunlar olmasa bile veteriner kliniği sahibi hekimler, gönüllü olarak yaralı getirilen yabani hayvanlara mutlak suretle bakar."
Ormanların bir arada bulunan ağaçlardan ibaret olmadığını, hayvanların ve bitkilerin de içinde yer aldığı büyük bir fauna olduğunu hatırlatan Özsoy, sözlerini şöyle tamamladı:
"Orman yangınlarında 'can kaybı yok' ifadeleri doğruyu yansıtmıyor. Her yıl milyonlarca hayvan yangınlarda hayatını kaybediyor. Hayvanlar, habitatlarını kaybediyor ve başka yere göç etmek zorunda kalıyorlar. Fakat gittikleri yere alışmaları ve gıda bulmaları çok zor. Su canlıları da yangınlardan etkileniyor. Yangının çıktığı bölgedeki sulardan akan küller ve zehirler canlıların yaşamını tehdit ediyor. Bizler sadece 'Orman yandı.' diyoruz ama o küllerin altında milyonlarca hayvan var. Habitatı tamamlayan böcekler, yılanlar, solucanlar dahil çok sayıda canlı yok oluyor."