Son zamanlarda iyice azıtan bölücü terör örgütü olaylarında 12 şehit daha verdik.Bunlardan birisi de 2000-2002 yıllarında Uşak’ta görev yapmış olan Binbaşı Yavuz Başayar.
12 şehidimize Allah’tan rahmet dilerken,yakınlarına ve ailelerine demiyoruz artık,hepimizin başı sağolsun diyoruz.Çünkü,Uşaklısı-İzmirlisi,Vanlısı-Diyarbakırlısı,Konyalısı-Erzurumlusu hiç fark etmiyor.Hepsi bizim evlatlarımız,hepsi bizim kardeşlerimiz hepsi bizim eşimiz dostumuz,bizim ailemizden birileri onlar.Çünkü bu vatan toprakları için ,bizim için kanlarını döktüler ve şehitlik mertebesine yükseldiler.
İçimiz kan ağlıyor elbette.Her zamankinden daha çok ayyıldızlı bayrağımıza sarılmamızın ve güzel Türkiyemizin bölünmez bütünlüğü için tek yumruk olma zamanımızın geldiğini ve hatta geçmekte olduğunun farkında olmalıyız.
MİNİK ÇOCUĞUN BAYRAK SEVİNCİ
İçimizin kan ağladığı bu günlerde,her üç ayda bir kan verme alışkanlığımı yerine getirmek için dün akşam Atatürk Anıtı önündeki Kızılay çadırına gittim.Doktor Umut Bilgin Koçak,her zamanki güler yüzü ve sevecenliğiyle kan vermeye gelenlerle ilgileniyordu.Rutin işlemleri yaptırdıktan sonra hemşire hanımın kanımı almaya başladığı sırada bir çocuk sesi duydum. Doktor Koçak’ın masasının üzerindeki Türk bayrağını ve Kızılay bayrağını görünce olsa gerek..’Doktor amca bana Türk bayrağı verir misin’diye.Sayın Koçak hemen personeline talimat verdi ve kutular içinden çıkartılan Türk bayrağını 6-7 yaşlarındaki o minik çocuğa verdi.O çocuğun mutluluğunu ve sevinç çığlıklarını görmeliydiniz.O kadar mutlu olmuştu ki anlatamam.İçim cız etti.Bu minicik çocuğumuzun Türk bayrağına karşı duyarlılığının acaba yüzde kaçı bizlerde var veya kimlerde var?Bu sorunun yanıtını arayıp bulduğumuzda, dedelerimizin kanlarıyla kazandığımız bu topraklarımızın kıymetini daha iyi anlayacağız galiba…