Anne karnından çıkar çıkmaz ilk tokadı yeriz.

Ağlarız. Korkarız.

Az büyürüz — anneden kork, babadan kork.

Okula gideriz — öğretmenden kork.

Sıraya geç, düdük çal, askere git: Komutandan kork.

Kadın olmaktan kork.

Makyaj yaparsın, damgalanmaktan kork.

İstediğini giyersin, tacizden kork.

Nikah kıyılır — hanımdan kork, kocadan kork.

Faturalar gelir, zamlar konuşur: Ekonomiden kork.

Polis görünce dur.

Mahkeme duyunca sus.

Devletin gölgesinden kork.

Kanunun satır aralarından kork.

Adaletin terazisinden bile kork.

Yaş kemale erer, ölüm kapıyı çalar: Ölümden kork.

Bazı kelimeler fısıltıya dönüşür.

Bazı düşünceler sadece uykuda tamamlanır.

Çünkü fazla konuşanların sesi bir sabah kesilir.

O yüzden sessizliğe alıştık.

Cümlelerimizi süzdük.

Noktalama işaretlerinden bile korkar olduk.

Biri sorsa:

“En çok neden korkarsın?”

Derim ki:

Yeni doğan bebeklere artık ağlamaları için değil,

susmaları için şaplak atılacak.

Ondan korkarım.