Ekonomi ve siyaset ayrı anlamlar içerir gibi olsa da aslında, bir birlerinden ayrılmaz ikilidirler. Mesela, şu soruya cevabınız ne olurdu?
“Ekonomi mi siyaset içindir? Yoksa siyaset mi ekonomi için?” Gerçekten bu soruya yazının devamını okumadan biraz duraklayıp bir cevap bulmaya çalışmışsanız, yumurta mı tavuktan, tavuk mu yumurtadan? Sorusundan daha kolay bir cevap bulduğunuzdan eminim.
Aslında ekonomilerin yönetimi veya devlet yönetimlerinde uygulanan ekonomilerin birer siyasal görüş sonucu ortaya çıktığını hemen görürsünüz.
“Sorunların tespitinde siyaset olmaz, siyasi ayrım, sorunların tespitinden sonra uygulanacak çözüm yollarında başlar.” Mesela, ülkenizde tarımda bir sorun var mıdır? Yok, muduru, tespit etmeye çalışıyorsanız bunun siyasi gözle yapma şansınız yoktur. Hatta bu konuda karar vermek için çokta uzman olmaya gerek yoktur. Pazarda vatandaşa, köy kahvesinde çiftçiye, tarım il müdürlüklerinde görevlilere veya üreticiye hastalıklardan, bakıma kadar her konuda yetiştiricilere yardımcı olan serbest tarım mesleği yapanlara sorduğunuzda kesin ve net bir cevap alırsınız. Yok, sorunları tespit etmede siyasi yaklaşım içinde olursanız bunun adı sorun tespiti değil, sorun gizleme veya olmayan sorunu varmış gibi göstermek olur. Siz bunu isterseniz sağlık sistemi üzerinde örnekleyin, isterseniz eğitim üzerinden.
Evet, üstünde tartıştığınız konu gene tarım olsun. Tartışmanın sonunda ülkenizde tarımda sorunlar olduğunu ve bunları öncelik sırasına göre sıraladığınızı düşünün. Buraya kadar siyaset devreye girmez. Bundan sonra sorunların çözümü üzerine fikirlerinizi belirtmeye başladığınızda siyaset devreye girer. Tarımda tespit ettiğiniz sorunların çözümünde( bu tanımlamaları kullanmayı hiç sevmiyorum ama günlük kullanımı ile) sağ görüş olarak yaklaşırken, çözümü birlikler yolu ile sol görüş olarak yaklaşıyorsanız Kooperatifler yolu ile çözmeyi ileri sürebilirsiniz. Yani siyaset, sorunun tespitinde değil. Sorunun çözümünde başlar.
Devletlere bakın, ekonomide yaşadıkları sorunlar ayni olan ülkelerin ayni siyasal yaklaşımlarla yönetildiğini görürsünüz. Fakat, benzer siyasal yaklaşımla yönetilen ülkeler arası refah veya sorunlarda farklılık göstere bilir. Bunun nedeni de, ayni siyasal çözüm içinde yer alan alt guruplardan farklı olanın seçilmesinin neden olduğunu hemen anlarsınız. Mesela, Monarşi ( krallık) ile yönetilen ülkelerin günlük yaşamda karşılaştıkları sorunların, refahın veya kalkınmışlık farklarının olduğunu biliyorsunuz. Ayni farklılık yine demokrasi ile yönetilen ülkelerde de görürsünüz. Burada da sebep, ülkelerin seçilen ekonomik modelin farklı yaklaşımlarından hangisini seçtikleriyle ilgilidir.
Gelişmiş ülkeler ve şehirler sorunların varlığını, yokluğunu tartışmazlar. Sorunları tespit eder, çözüm yollarını tartışırlar. Bu nedenle de sorunların tespit edildiği ve çözümünün bulunduğu ülke ve şehirlerde umut vardır.
Aslında ekonomi ve siyaset bir birini tamamlayan, bir birini etkileyen yapılardır. Her zaman, hangi yolu seçerseniz, her ülkede ayni sonuçları alırsınız. Ekonomi ve siyaset bir birlerinden ayrı düşünülemez. Çünkü b ir birlerine benzeyen birçok karakteri içlerinde barındırırlar. Siyasette, borsa gibidir. İkisinde de değer kazanımı veya değer kaybı olur. Çünkü “ siyaset de borsa da her zaman beklentiyi satar. ikisinde de beklenti yaratamazsanız, her ikisi de değer kaybeder.”
Saygılarımla. A. Tufan Güven.