Bu gencecik beyinleri etkisi altına alan,bana göre çocuklarımıza ve gençlerimize iyi bir örnek olamayan bu zat-ı muhteremin suratındaki maskeyi indirip göstermek istedim…
Geçenlerde bir arkadaşımın çocuğunun da yer aldığı ve adına Uşaklı Amatör Tiyatrocular dedikleri grubun çektikleri “Körebe”isimli kısa filmin gösterimi için yapılan galaya! davet edildim.
Davete de icabet ederek, AKM’deki etkinliğe katıldım.
Sözde liderleri olan zat-ı muhterem sahnede bir şeyler anlatıyordu.Karşısında ise ekip arkadaşları ve bir avuç anne-baba.
Usulca ben de bir kenara oturdum.Kulağında küpesi,üzerinde ‘Recep İvedik 3’baskılı tişörtüyle,kendi egosu için bir takım genç beyinleri etkisi altına almış olduğunu gördüğüm bu kişi,kendi geçmişinden bana göre abuk-subuk hikayeler anlatmaya çalışıyordu.Çalışıyordu diyorum,çünkü anlatamıyordu.Veya bir başka deyişle ben anlayamıyordum.
“Hayatımın gidişatını değiştiren olayı sizlere anlatacağım.Bir gazoz kapağı benim hayatıma yön verdi.Geleceğimi tayin etti”şeklinde başlayan hayat hikayesini dinlemeye kaldığımız yerden devam ettik.Ama hikayenin sonunda o gazoz kapağı hayatında ne gibi değişiklik yaptı anlayamadık.
-Çok fakir bir ailenin çocuğu olarak,okula başlayacaktım.İlk kez bir müdürün odasına komşulardan aldığımız yırtık pırtık bir pantolon ve ayakkabı mı postal mı,bir pabuçla gittik.
İlk kez böyle bir devlet büyüğünün karşısına çıktığımız için çok heyecanlıydım.Bana göre 100 metreuzunluğundaki odada müdür beyi sanki bir padişah ,bir imparator gibi gördüm. Gözümde büyüttüm.Uzatmayalım sonunda okula kaydım yapıldı.
Elimdem tuttular bir sınıfa götürdüler.Sınıftaki öğretmen beni görünce’bu tür ucube öğrencileri hep bana mı gönderiyorlar’diyerek karşıladı beni.
Şaşırmıştım.Bu arada çalan ders ziliyle bahçede aldım soluğu.Etrafıma bakındım.Arkadaş edinmek amacıyla.Ama herkes kendi havasında gibiydi.Bir anda yerde bir gazoz kapağı gördüm.Karmakarışık beynim ayaklarıma hükmetti ve ben gazoz kapağına tekme attım.
Bunu gören çevremdeki öğrenciler de başladı gazoz kapağına tekme atmaya ve böylece başlayan süreçte bizler her teneffüste önce gazoz kapağı ,sonra çaputtan top derken futbol oynamaya başlamıştık.
Bu arada da okulun camlarını falan kırıyor,azar işitiyorduk Bunları şunun için anlatıyorum….Bunun için anlatıyorum….şeklindeki sözlerle fakir edebiyatı yapan ve kendini ön plana çıkartma egosuyla davranan bu zat-ı muhterem,bazen salondaki öğrencilerinden birilerine takılıyor konuyu futbol topundan,ramazan topuna getiriyordu.Birden bir kızı sahneye çağırdı.
-Gel bakalım,o kadar süslendin püslendin.
-Bu arkadaşımızın bugün doğum günü 18’ine basıyor .Artık ayrı evde yaşayabilir.Özgür oluyor, kendi kararlarını kendisinin alma zamanı geldi…
Bu arada sahneye gençlerden biri fırladı ve kürsünün üstünde duran köpükten pastayı sahnenin ortasına koydu.Tahminen 10 yaşlarında bir oyuncu çocuğu çağırdılar.Mum olmadığı için olsa gerek.Yakılan bir çakmağı pastanın ortasına koyup,üfleyip söndürülmesi istendi.
Ben bunu da anlamamıştım.Doğum günü kutlanan bir genç kızın yerine 10 yaşında bir çocuk sahneye neden çağırılır ve bu sahte doğum günü pastasının üstündeki sahte mum, neden üflettirildi bir türlü anlayamadım…
Salondan ;
-'Hocam artık filmi izlesek 'sesleri gelince,
filmin esas oğlanı, yani filmin başrol oyuncusu,yönetmeni,senaristi yani kısaca herşeyi olan zat-ı muhterem sazı tekrar eline alıyor ve,
-Sakın bu çocuklarınıza kızmayın.Onlara karşı çıkmayın.Bizler bir aile ortamında bir araya gelerek amatör ruhla tiyatro yapıyoruz.Böylece gençleri kötü alışkanlıklardan,uyuşturucudan uzak tutuyoruz.Bir kayın ağacı gibiyiz.Biliyorsunuzdur; kayın ağacı kesildikten bir süre sonra dalları yan yana geldiğinde yeniden birleşiverirler.Kayın valide,kayın birader sözleri oralardan gelmiştir. Ama bir şey itiraf edeyim ki,bunların hepsi sigara içiyor…
Hoppala,bu ne perhiz bu ne lahana turşusu densizliği neden yapıldı bunu da anlayamadım.
Salondaki sessizliği bir velinin “Şu filmi bir izlesek” isteği bozdu. ….
Ve sonunda ışıklar söndürüldü.”Körebe”isimli film başladı.
12 Eylül dönemindeki çarpıklardan bir bölümünün anlatılmaya çalışıldığı 3-5 dakikalık filmi izledik.Yine de bir şey anlamamış olarak.
Ama amatör ruhla çabalayan bu gençlerin bir ürünüdür diyerek saygı gösterdim,sesimi çıkartmadım.Ama alkışlamadım da.
“Okan Bayülken’in proğramına gönderdik sakıncalı diye yayınlamadılar”sesleri arasında
-Hocam “palyaço”isimli filmi de izleyelim denildi.
Işıklar bir kez daha söndü ve bu kez “Palyaço”isimli kısa film başladı.
Filmde alkol var, sigara var ve sonunda intihar da var.
Hangi akla hizmet, bu sözüm ona kısa film yapılmış ve bu gençlere oynattırılmış ,ben yine de akıl sır erdiremedim.
Salondan fuayeye zor attım kendimi.Kokteyl hazırlanmıştı.Pasta ve içecek ikram ettiler.Dostum olan ailenin çocuğuna;
-Belki de hayatının en kötü davetini yaptın beni buraya çağırmakla.Yazdıklarımdan çok üzüleceksiniz”dedim.Yanıt gecikmedi,
-Biz hocamızı çok seviyoruz.
-Peki söyle bakalım nesini seviyorsunuz?Yanıt;
-Siz bizi anlayamazsınız,biz birbirimizle çok iyi anlaşıyoruz.
Televizyonların sevilen dizilerinden birisi olan”Çocuklar Duymasın”da sevilen bir oyuncu tipi vardı ”Seyyar Tayyar”.Her lafı,olayı evirir çevirir ve
”onu ben icat ettim”derdi.O tip geldi aklıma.
Bizim amatör tiyatrocuların sözde hocası,bir gazoz kapağının hayatını nasıl değiştirdiğini anlatmaya çalışırken, gençler hariç,benim ve muhtemelen de salondaki anne ve babaların anlayamadığı hayat hikayesinin sonunda,
-Efendim okul bahçesindeki gazoz kapağına attığım tekmeyle başlayan süreçte futbolu icat etmiş oldum.Futbolu ben icad ettim”deseydi bu kadar şaşırmaz ve kızmazdım..
Bu gencecik beyinleri etkisi altına alan,bana göre çocuklarımıza ve gençlerimize iyi bir örnek olamayan bu zat-ı muhteremin suratındaki maskeyi indirip göstermek istedim…
Buyurun sahne sizin.İster darılın,ister sarılın,isterse bana kızın,size göre doğru olan ama aslında tehlikeli olan yolda ilerleyin.Takdir sizlerin…
Yazımın başında da dediğim gibi,biz anne ve babalar olarak belki de sizleri anlamıyoruz….
Anlayana sivrisinek saz,anlamayana davul zurna az …sözü oldu mu bu yazının sonuna onu da anlamış değilim.Ama yazdım gitti işte….
Her ne kadar ben onları anlamamış olsam da ,umarım gençlerimiz beni anlamıştır…