Ramazan TOKER’ le ilk tanışmamız 2002 yılına denk gelir. Kendisi bir partiden Milletvekili aday adayı, ben başka bir partiden 2. Sıra milletvekili adayı idim.
Daha sonraları ismini sık, sık duyduğum biri olmuştu. O dönemler yerel medyamız maddi ve manevi çok güçlü bir yapıda olduğundan, her konuyu şehrine ileten, gelişmeleri şehrine doğru ve eksiksiz bir şekilde ileten bir yapıdaydı. Ramazan abimizi ve çalışmalarını sık, sık duyardık.
O yıllar ilimizde çatışmaların değil, rekabetin yoğun olduğu yıllardı. Daha sonrasında, merkezi İstanbul’da olan Uşaklılar Eğitim ve Kültür Vakfı'mızın, ilimiz şubesinin yönetiminde beraberce görev aldık.
Kendisini ve çok değerli ailesini bu sayede daha yakından tanıma fırsatı buldum. Geçen zaman içinde yaptığı hizmetleri, ilimiz için yaptığı güzel çalışmaları ve planlarını duymak bende büyük heyecan uyandırdı.
Çalışmalarımız sırasında gözlemlediğim şeylerin başında, şehir sevdası, çalışma disiplini, yorulmaz bilmezliği, kimsenin dedikodusunu yapmaması, eleştirilere soğuk kanlı ve gerçekten benim bir hatam var mı? Süzgecinden geçiren biri olduğunu görmek oldu.
Hep sakin, hızlı hizmet eden, aldığı görevi mutlaka sonlandıran birisi olarak hatırlamamızı sağlayan çalışmalar yaptı.
Uşak ilimize geldiğim 80' li yıllarda İzmir- Ankara istikametinde yolculuk yapanlar bana hep şu soruyu sorarlardı; Uşak ili sınırına girdikten sonra yeşili ve ormanı koruma yönünde çok güzel bir çok tabela olmasına rağmen hiç ağaç göremiyoruz. neden derlerdi? Bende; işkal orduları geri çekilirken yakmışlardır derdim.
Mesleğim gereği, ilimizin tüm köylerini gezdiğimde şehri saran dağların ağaçsız ve kurak olduğunu görürdüm. Eğer ilin Murat Dağı'na bakan üst kısımları ile Eski Güney, Eğlence tarafına gidersem ,ormanları görme imkanım olurdu.
Ramazan abimiz göreve başlaması sonrasında, ekip arkadaşları ile birlikte ,dönemin Orman Bakanı Veysel Eroğlu’ unda destekleri ile ilimizin tüm dağlarındaki hazine arazilerini ağaçlandırdılar. O dönem için zor durumdaki dağ köylerinde yaşayan, deri sektörünün geri gitmesinden dolayı işsiz ve aşsız kalmış insanlara iş ve aş imkanı sunuldu. Kimi gençlerimizin çeyiz, kimilerinin öğrenim paralarını kazanmaları sağlandı. İlimizin o bölgelerinde boşanmalar azaldı. Suç oranları düştü. Bizlere de bakılacak, gezilecek dağlar, nefes alınacak bir hava bıraktılar. Tabiri yerinde ise kendisi ilimizin TARZAN’ı oldu.
Bir çoğumuz bilmez ama ilimizin en çok turist aldığı konusu av turizmidir. Avlakların oluşmasına, bazı köylerimize geyiklerin iniyor olmasını Ramazan abimizin projelerine ve ekiplerinde görev alan arkadaşlarına borçluyuzdur.
Ekibi ile birlikte, ormanlık alanlarda yapılan, zamanında, doğru temizlik ve düzenlemeler ile de orman yangınlarının azalmasına ve yayılmasına engel olmuşlardır.
Belki sizler bir ölüm haberi olarak okudunuz Ramazan Abimizin vefatını ama, Ramazan Toker, Uşak Kalite-Tanıtım ve Mesleki Eğitim Vakfı'nın bizlerle birlikte Mütevelli ve yönetim kurulu üyesi olduğundan ,ilimizin konuları ve sorunlarını konuşmak ve destek almak üzere organize bölgesinde yaptığımız bir çalışma anında vefat ettiğini bilmeyebilirsiniz.
Güle, güle güzel insan. Mekanın Cennet olsun...