Savaş için yapılmış tarifler içinde en beyendiğim tariflerden birisi  “ Savaş, saman altında giden suyun yüzeye çıkmasıdır.” Sözüdür.

Son günlerdir, bizim on yılardan bu yana söylediğimiz tespiti artık tüm dünyada devletlerin yetkili organları tarafından sıkça söylenmeye başladı. 3. Dünya savaşı konusu. YouTube’de yaşadıkça programının son kısımlarını izlerseniz  Yaşadıkça programında 3. Dünya savaşının çoktan başladığını söylediğimizi kayıttan dinleye bilirsiniz. Aslında 3. Dünya savaşı konusu, daha önceleri, ev gezmelerinde, dost sohbetlerinde ve gazete köşe yazılarımda da sıklıkla üstünde durduğum bir konu idi.

           İkinci dünya savaşı, birinci dünya savaşında kapatılamayan defterlerin yeniden açılması ile başlamıştı. Peki; ikinci dünya savaşı bitince tüm defterler kapatıla bilmiş miydi? Birinci dünya savaşı sonrası galip ülkeler tüm hesaplarını  ikinci dünya savaşı ile tutturmuş muydu? Tabi ki, hayır.

          İkinci dünya savaşı hepimizin bildiği gibi 6 haziran 1944Normandiya çıkarmasıyla Hitler Almanyası, yenilgileri hızla başlamıştı.  pasifikten bulunan ABD donanmasının ve askeri üslerine Japonya, 7 Aralık 1941 de Pearl Harbor Saldırısını gerçekleştirmiş, ABD de, Japonya’ya  6 Ağustos 1945 tarihinde Atom bombası atmış, 2 Eylül 1945 de ikinci dünya savaşı sona ermişti.Almanyanın Polanyayı işgali nedeni ile ilk başta İngiltere ve Fransa savaş ilan etmiş olsada Savaşın galip Ülkeleri , ABD, İngiltere ve Rusya olmuştu. Her galip ülke işkalden kurtardıkları toprakları kendine, politik ve ekonomik olarak bağlı hale getirerek sözüm ona bu ülkeleri Alman işgalinden kurtarmışlardı.

         Birinçi dünya savaşı Balkanlarda başlamıştı, İkinci dünya savaşı Pasifikte bitmişti. Ama ne ilgiçtir ki, uzun yılar savaşsız yaşayan dünya önce Viyatnam daha sonra da Ortadoğu ve Balkanlarda tekrar başlamıştı. Yani 3. Dünya savaşının ayak sesleri Hitlerin 2. Dünya savaşının sesinin Polanyayı işgal etmesi ile gelmesi gibi gelmeye başlamıştı.

         İkinci dünya savaşından sonra Ülkelerin başka ülkelerin ekonomileri ve kaynaklarını kullanmaları üzerine hazırladıkları sömürü programlarını, daha sonraları çok uluslu şirketler ve Finaslarla sürdürdürmeye başladılar. Bu çok uluslu Sanayi ve Finas sektörleri, daha rahat kazanma ve ülkelere daha rahat girebilmeleri için globalizim denilen şeyi geliştirmeye ve yangınlaştırmaya başladılar. Slogonları çok çekiçiydi, “ Dünyada sınırları kaldırarak, ülkeler arası gelişmişlik farkını ortadan kaldıracağız. Dünyada barışı sürdürüle bilir hale getireceğiz.”

         Peki; Durum öğlemi oldu. Cevap, yine Hayır. Peki ne oldu. İnsanlar sınırlar olmadan gezecek, mallar sınırlar olmadan ülkeler arası gidecek, para engelsizce ülkerde dolaşacak, denildi ama. İnsanlar sınırsız olarak başka ülkelere gide bildimi? Hayır. Peki; Mallar sınırları rahat geçe bildimi? Eskisinden hızlı ama yine gümrüklerde bir sürü işlemler, ülkelerin koyduğu kotalar, gümrük vergileri derken neredeyse eskisi hızda dolaştı mallar. Peki, üretime beklenen katkıyı veremeyen, girdiği ülkelerin ekonomilerini çökerten, zaman zaman teröre kaynak olan Para, sanılanın çok ama çok üstğünde bir hızla ülkelere girmeye ve çıkmaya başladı. Dedim ya üretime çok büyük katkı vermeden, borsalar ve ülkelerin tahvilleri satın alıp, sonra astronomik  rakamlarla kazançlı şekilde ülkelerden çıkan bu parayı yönetenler, glabolizimden en karlı çıkanlar oldu.

            Sonra bu çok uluslu sanayi şirketleri ile Finans sektörü arasında çatışmalar başladı. Güçlü olan şirketlerin payı büyük devletler, diğer devletler ile çatışmalar yaşamaya başladı. Bu konularda faaliyet gösteren birçok  şirket olunca, bir şirket  girdiği ülkeye diğer şirketi sokmamaya başladı. Küslükler kırgınlıklar başladı. Dışta kalan şirketler, devletlerininde destekleri ile kendilerine teslim olmayan ülkelerde terör eylemlerini taşaron örgütler vasıtası ile arttırmaya veya iki komşu ülkeyi savaştırmaya başladılar. Artık Su, samanın altından gitmeye başlamıştı.

            Bu arada dünyada ikinci dünya savaşı ile iki kutuplu hale gelen dünya, Berlin duvarının yıkılması ile tek kutuplu hale geldi. Tek tuplu dünya özellikle 1990 ların sonuna doğru AB( Avrupa Birliğinin) tam işler hale gelmesi ile bir buçuk kutuplu hale geldi. 2005 den sonra uyuyan dev , ÇİN uyanmaya başladı, ama sessizdi. İran artık benide unutmayın derken, Rusya, nerede kalmıştık demeye başladı. Derken ortaya Şangay beşlisi diye bir oluşum beden buldu.Avrupa birliği gibi o da Askeri bir yapı değildi belki ama Ekonomik bir yapı idi. Savaşların çıkma nedeni son yüz yılarda din ve Kadın yüzünden çıkan savaşlar değil ekonomik nedenlerle çıkan savaşlar değilmiydi.

           Ukrayna – Rus savaşıda Saman altından yürüyen su yüzeydeki samanları ıslatmaya başladı. İkinci dünya savaşı ile ekonomisini savaş ekonomisi üzerine Kuran ABD, Ukrayna- Rus savaşı ile tekrardan hayat bulmaya başladı.ABD, Dünyada çok geniş kapsamlı bir üçüncü dünya savaşı çıkacağı yönünde dünyayı ve ülkeleri ikna etmeye başladı. Bütün ülkeler diğer faaliyetlerden kestikleri kaynakları savaş hazırlığında harcamaya başladılar. ABD den silah alımlarını arttırdılar.

         Dünyada herşey değişmişti. Üçüncü dünya savaşı hiçbir zaman 2. Dünya savaşı gibi olmayacaktı. Çünkü cephelerde yapılan birinci dünya savaşı, ikinci dünya savaşında savaş şekli değişmiş, çephe gerilerinide içine alır hale gelmişti. Bu nedenle Üçüncü Dünya savaşı farklı şekilde başlamıştı ve başlayalı aslında çok olmuştu. Ve uzun yıllar devam edecek gibi görülüyor. İkinci Dünya savaşı gibi bir Üçüncü dünya savaşı beklenemez çünkü, bir malın ürertimine en an on ülkenin katıldığı bir dünyada ve teknoloji satıp, dünyadan gıda ve Enerji sağlayan bu büyük devletlerin her yana sıçramış bir dünya savaşında bir ay bile ayakta kalması mümkün değildir. O Yüzen, Terörle, Ülkeleri birbirleri ile savaştırarak veya  ülkelerde bölücü kargaşalar çıkarak 3. Dünya savaşını yapmaya devam ediyorlar.

          Klasik savaş bekleyenler yanılmaya devam edeceklerdir. Üçüncü dünya savaşının içinde olduğumuzu bilmeyenler ise, daha uzun bir zaman, üçüncü dünya savaşının çıkıp çıkmamayacağını tartışmaya devam edecekler gibi görünüyor.

         Saygılarımla. A. Tufan Güven.