Günlük sohbetlerimiz de, Dünyadaki değişim hızını konuşmayanımız yoktur. Fakat bu konuşmalarımızı, her şeyin ne kadar yüksek bir hızla değiştiğini anlamaya çalıştığımızı ve şaşkın olduğumuzu da belirtecek şekildeyaparız.
Dünyamızdaki bu hızlı değişim sadece teknolojide olmuyor, her konuda oluyor. Mesela; On yıl evvelki resimlerimizde değişimin ne kadar büyük olduğunu hemen görürüz. Saç tıraşımızdan, kıyafetlerimize kadar her şey bize yabancı gelir.
Beş, on yıl evvel, çocukların oynadığı oyunlardan tutunda, büyüklerin yemek alışkanlıklara kadar bu büyük değişimleri eski filimler baktığımızda daha net görürüz.
Ben çok merak ediyorum? Para, pul, peçete, kart postal, kibrit koleksiyonu hatta o zamanlar yeni, yeni gördüğümüz güzel baskılı poşet koleksiyonunu yapanların kaçının çocukları bunların koleksiyonunu yapıyor.
Kör ebe, yağ satarım, seksek, dokuz kiremit, üç veya dokuztaş oynayanlarını kaçının çocukları bu oyunları oynuyor?
Bu tip değişimleri, hayatımızın her halinde ve her şeklinde görmek mümkündür.
Bu oyunlardaki kazanma ve biriktirme arzularımızıntatminindeki seçeneklerimizdekideğişimlerimiz, tüketim tercihlerimizdeki değişimlerimizin en büyük göstergesidir.
Tüketici tercihindeki bu değişimlerin okunması, ülkemiz, şehrimiz ve işletmelerimiz için son derece hayati önem taşımaktadır.
Seri ve A- sınıfı enerji ile bilgisayarlı üretim bantları, dünyadaki arz ve talep dengesini tersine çevirmiştir. Dün üretim azlığı söz konusu iken bu gün için üretilen ürünlerin Pazar yani tüketim sorunu vardır.
2000 li yılların başından itibaren piyasaları doğru okuya bilen işletmeler, tüketicilerin önemini bir anda fark etmişlerdir. Tüketici tercihlerindeki bu değişimleri, piyasa araştırmaları, anketler ile bulmaya çalışmışlardır. AR-GE ve reklamlara önem veren bu büyük yapılar. Tüketici anketleri ile tüketicideki değişimleri doğru okumuş ve o andan itibaren, kendilerinin ürettiği malları buna göre üretmeye başlamışlar, yeni anketler ile piyasalardaki değişimleri de okumaya devam etmektedirler.
Daha sonra bu firmalar, ikinci basamağa da çıkarlar, yani; ürettikleri ürünleri reklamlar vasıtası ile tüketicilere duyurma ve bu sayede piyasadaki konumlarını ya korumayayâda Pazar paylarını arttırmaya çalışırlar.
Özellikle üretilen malın ağırlık fiyatı ile satış fiyatı arasında uçurumlar bulunan ürünleri üreten teknoloji ağırlıklı bu firmalar, medya ve yeni medya reklamları vasıtası ile bu ürünleri piyasalara sürerler. Çoğu zamanda, dolaylı ama en etkili reklam çalışması olarak, ünlülere, gerekli ödemeleri yaparak, kendi ürünlerini kullandırırlar. Bu sayede, tüketiciler için hayati olmayan ama kullananın kendini önemli hissettirmesini sağlayarak piyasaları ele geçirmeye devam ederler.
Son dönemde piyasalarda ki, en yüksek fiyatlı ve tüketiciler tarafından en çok tutulan ürünlere bakacak olursak; bu ürünlerin, kullanım sürelerinin iki, üç, bilemediniz dört yıllık olduklarını hemen görürüz.Hatta modasal yaklaşımlarla üst ve orta gelir düzeydeki tüketicilere, firmalarının, yeni modellerini kullandıkları takdirde kendini özel hissetme bonosunu da vadederek tüketicilerdeki, tüketim isteğini arttırarak, ihtiyaç olmayanı aldırırlar.
Piyasalardaki tüketicilerdeki değişim madem bu kadar hızlı ve birçok dünya markası satışlarını korumak ve arttırmak için bunları yapıyor, o zaman bizimde kendimizi bir çek edip, bazı soruları da kendimize sormamızın zamanı gelmiş demektir.
Neleri mi sormamız lazım, mesela: Neyi, kim için üretiyoruzu? Ürettiğimiz malın ömrünün ne kadar olduğunu? Rakiplerimizin durumunu? Sattıkların ürünlerin piyasa fiyatlarını? Temincilerini? Çalışanlarında nasıl memnuniyet yaratarak, verimliği artırdıklarını?
İşte bu tip soruları hem kendimize, hem de piyasaya, her ay sormamızın yanı sıra gelen cevapları da doğru okumamız gerekir. Yoksa günümüzde, zenginliğin kırk yılda değilde, beş yılda bir el değiştirdiğini hala görememişiz demektir.
Saygılarımla.