Toplumlarda sorunlar üç başlıkta toplanır. Birincisi sosyal sorunlar, ikincisi Ekonomik sorunlar, Üçüncüsü de sosya- ekonomik sorunlar.
Toplumlarda sorunlar üç başlıkta toplanır. Birincisi sosyal sorunlar, ikincisi Ekonomik sorunlar, Üçüncüsü de sosya- ekonomik sorunlar.
Günlük hayatta hangi sorunla karşılaşırsanız karşılaşın. Hangi sorunu yaşarsanız yaşayın. Yaşadığınız sorunun adı ne olursa olsun bu yaşadığınız sorunlar mutlaka bu üç kümeden birinin elamanıdır.
Sanayide üretimde yaşadığınız kalifiyeli, iş yeri uyumlu elaman, üretim girdisi, teminci, Pazarlar konusunda yaşadığınız sorunlar ilk başta ekonomik sorunlar olarak görülebilir, ama sorunlarınız aslında hem ekonomik hem sosyal konulardan kaynaklanmaktadır. Bu nedenle, bir işletmenin sorunları sadece ekonomik sorunlar olarak görseniz alacağınız tedbirler yetersiz gelecektir. Ve sorunlarınınız bir müddet sonra kaldığı yerden daha şiddetle ortaya çıkacaktır.
Bir sorunu, işletmeniz veya iş kolunuzla ilgili olarak algılar ve buna göre çözümler üretirseniz, emeklerinize, birikimlerinize yazık olur. O sorunu geri dönüşsüz olarak çözemezsiniz.
Bir Ticaret ve Sanayi odası Bakanlardan, bakanlıkların şehirdeki ilgili müdürlüklerinden sadece ekonomiye yönelik sorunlar ve çözüm önerileri dosyaları hazırlarlarsa, bakanlıklardan alınacak bu yöndeki destek kararları pansuman tedbirlerinden öteye geçmeyecektir.
Eğer Bu hazırlanan dosyada Şehrin sosyal, eğitim ve öğretim konuların da yaşanan sorunlar ve doğru çözüm önerileri ortaya konulamıyorsa kâğıttan gemi inşa etmeye çalışıyorsunuz demektir. Bu gemi bir müddet sonra su almaya ve batmaya mahkûmdur.
Eğer yaşadığınız şehirde çocuklar kör ebe, saklambaç, yakan topu oynamıyorsa, kaide ve kuralsız bir çocukluk geçiriyor demektir. Eğer yaşadığınız şehirde gençler Topla oynanan sporlardan birini yapmıyorsa gelecekte kural tanımayan, Takım ruhu gelişmemiş, başarı ve başarısızlıklarda gelecekte kendi katkı ve hatalarının göremeyen bireyler ve çalışanlar olacaklardır.
Aslında şu çok iyi bilinmelidir ki; Bir şehirde sorumsuz ve sorunlu bireylerin varlığından en fazla işletmeciler, sanayiciler etkilenmektedir. Bu girişimciler her gün huzur bulacakları işletmelerine değil, savaşacakları, tüm enerjilerini ve neşelerini tüketecekleri iş yerlerine gitmektedirler.
Sokakta yürüyen bir birey bazen suça ve madde bağımlılığına itilmiş gençler göre bilirler. Ama girişimci bu insanlarla her gün vakit geçirmek zorundadır.
Sokakta göreceğiniz en yüzü gülen kişiler aslında girişimciler olmalıdır. Çünkü girişimcilerin, Konfor alanları geniştir. İstediklerini alıp, üstüne birikim de yapabilirler. Eve en neşeli gitmesi gereken girişimcidir. Peki, gerçekler böyle midir? Yoksa sizler suratı asık, sinirleri yıpranmış girişimciler mi görüyorsunuz?
Bence Sanayi ve ticaret Odalarının, Esnaf odalarının birinci görevleri şehirlerindeki eğitim kurumları olmalıdır. Şehir deki sosyal yaşam, sokak güvenliği, gençlik sorunlarının tespiti ve çözümleri olmalıdır.
Vaktim yok diyorsanız? Yönetim şemanıza bakın. Yönetim şemasındaki yetkilerin kâğıt üzerinde kalıp kalmadığına bakın. İşletmenizde yetki çatışmalarına ve takım ruhunun olup olmadığına bakın. Göreceksiniz ki sorunu tespit ederek sorunun yarısını çözmüş olacaksınız.
Bu şehirde yaşayan yaşı ne olursa olsun. Mesleği ne olursa olsun. Gelir ve eğitim düzeyi ne olursa olsun, tüm bireylerin Eğitime ve eğitim kurumlarını yakından takip etmeye, denetlemeye ve destekler verme mecburiyeti vardır.
Saygılarımla. A. Tufan Güven