Milletvekilliği ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde en önemli seçmen olarak görülen Z kuşağının büyük bir çoğunluğu, gerçekten bu övgüleri hak eden bir kuşak mı?
Özellikle bu Milletvekilliği ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ayrı bir önem verilen ve en önemli seçmen olarak görülen Z kuşağının büyük bir çoğunluğu, gerçekten bu övgüleri hak eden bir kuşak mı? Yoksa her şeyi başkalarından bekleyen, konfor alanlarından çıkmayan gençler mi? Bunun yorumunu yapmadan Z kuşağı hakkında yapılmış önemli araştırmaları sizlerle paylaşmanın daha doğru olacağını düşündüm. Alıntılar yaptım. Parantez içinde kendi yorumlarımı yazdım. Karar siz okuyucularımızın.
Maya Fikir Kulübü'nün yürüttüğü araştırmalar kapsamında, Türkiye'de 13 milyondan fazla büyüklüğe sahip olan Z kuşağı incelenmiş. Araştırma kapsamında katılımcılara 140'ın üzerinde farklı uyaran gösterilmiş ve bunlara verilen tepkiler analiz edilmiş.
“ Bu uyaranların etki sıralamalarına bakıldığında, babaları ile olan etkileşimi, anne, kardeş, öğretmen, arkadaşa göre 3-4 kat daha pozitif etkilenme oluşturan Z kuşağı gençleri, babalarından gelen negatif bildirimleri kabul ederken, anneden gelen negatif bildirimlere ise tepki gösteriyormuş.”
“ ‘Milenyum çağı çocukları‘ olarak da adlandırılan Z kuşağı; hızlı ve analitik düşünme yetisine sahiptir. Ancak, bu yetilerini kullanma becerileri bireycidir, ekip çalışmasına yanaşmazlar. Özgüvenleri yüksektir, ebeveynlerinin kendilerine farklı baktığı düşüncesi de bu özgüveni yükseltir. Ayrıca özgürlüklerine ve bağımsız olmaya oldukça düşkündürler. Toplumsallaşmadan çok bireyciliğe önem verir. Kuralların onlar için bağlayıcılığı yoktur. Çoğu, ailelerinin veya akrabalarının izinden gitmek yerine kendi yollarını çizmek ister. Geçimlerini sağlamak için yaptıkları işler onlar için sadece gün içerisindeki sıkılma zamanıdır. Çaba harcamak, özveri sergilemek Z kuşağına göre değildir. Teknoloji sayesinde bilgiye çok çabuk ulaşabildikleri için hızlı yaşamaya alışmışlardır. Bu nedenle çok çabuk sıkılıp vazgeçebilirler. psikolojik bunalım oranının en yüksek yaşandığı nesil olarak kabul da ediliyor.”
Sonuçlara göre, “video izlemek Z kuşağı gençlerinin hayatlarında çok önemli bir yer tutuyor. Gençler, Youtube, Netflix, Instagram gibi video içerikler sunan platformları yoğun olarak kullanıyor, video ile iletişimi tercih ediyor.” (Okumayı ve elle yazı üretmeyi sevmiyorlar.)
“ Oyun dünyasının hızla gelişmesini sağlayan Z kuşağı, aynı zamanda kendi dünyasının merkezine de oyunu koymuş durumda. Gençlerin büyük çoğunluğu online oyunlar oynuyor ve buna büyük bir zaman harcıyor.”
Araştırmada öne çıkan ilginç bir unsur ise, “ oyunlardaki başarısızlık gençleri, gerçek dünyadaki başarısızlıklardan daha fazla etkiliyor. Gençler oyunlarda başarısız olmaktan önemli ölçüde korkarken, gerçek dünyadaki başarısızlık korkusu, oyun dünyasındaki başarısızlık korkusundan sonra geliyor.”
Araştırmada Z kuşağının eğitime bakış açısı da sorgulanmış. “Sonuçlara göre, Z kuşağı öğrencileri üniversitede bölüm seçiminin çok önemli olduğunu belirtiyor fakat kendilerinin bu konuda yeterince iyi olamayacaklarını düşünüyor ve bu sebeple ileride rahat bir hayat yaşayamayacaklarına da inanıyor.” ( Bunun çözümünü başkalarından bekliyor. Hayat bana hep iyi şeyler sunmalıdır.)
Araştırma kapsamında Z kuşağı gençlerine yönlendirilen sorulardan birkaçı da gelecekteki iş hayatları hakkında olmuş.
“Gençlerin verdikleri cevaplar, daha fazla kazanacakları ama hoşlanmadıkları işler yerine, yemek ve yaşamak için yeterli paraya sahip olacakları hoşlandıkları işlerde çalışmak istediklerini gösterdi. Bu sayede kendilerine daha fazla zaman ayırıp sosyalleşmeyi ve gönüllü organizasyonlara katılmayı düşünüyorlar.”(ama online)
Yapılan araştırma, Z kuşağının siyasi liderlerde ne gibi özellikler olmasını istediklerini de gözler önüne sermiş. “Bu özelliklerin başında siyasi liderin "Çalışkan ve Güvenilir" olması geliyor. Bunun yanı sıra refah sahibi olması, yenilikçi ve mevcut koşulları iyi okuması Z kuşağının bir liderde olmasını beklediği özellikler içinde yer almış.”
Sonuçları değerlendiren Maya Fikir Kulübü Başkanı Tarık Arık, Z kuşağının ihtiyaçlarının hangi düzeyde karşılayabildiğini öğrenebilmek için "Maslow'un İhtiyaçlar Hiyerarşisi" modelinden yola çıktıklarını belirtmiş, "Bu modeldeki sıraya göre gittiğimizde gençlerin 'Fizyolojik, Güvenlik ve Sevgi İhtiyaçlarının' karşılanma oranı yüzde 40-50 Aralığı olarak ortaya çıkmış. Saygı Kazanmak ve Kendilerini gerçekleştirme İhtiyaçları' maalesef yüzde 20'lik bir oranla en az karşılanan ihtiyaçlar olarak ölçülmüş. Bu da Z kuşağı gençlerinin saygı kazanmak ve kendilerini geliştirmek konusunda büyük bir isteğe sahip olduklarını gözler önüne seriyor." Maya fikir kulübü olarak bu sonuçları elde etmişler.
Başka bir araştırmada ise Prof. Dr. Şeker, özellikle, İstanbul’da yaşayanları kuşaklar açısından inceleniş, Z kuşağının şehrin toplam nüfusu içindeki payının arttığını görmüş.
"Toplumun en genç ve dinamik kuşağı olan Z kuşağı, 5 yıl önce İstanbul nüfusunun yüzde 23’ünü oluştururken, bugün bu oran yüzde 30’a yaklaşmış durumdaymış. Geleneksel kuşak ve X kuşağının oranı giderek azalıyormuş, Y kuşağı ise varlığını koruyormuş. Bu durum özellikle çalışma yaşamını tamamlayanların İstanbul’u terk etmeye başladığını, iş gücünün büyük kısmını oluşturan Y kuşağının İstanbul’da yaşamaya devam ettiğini ve hızlıca gelen Z kuşağının giderek şehrin hâkimi olmaya başlayacağını da, Prof. Dr. Şeker tespit etmiş."
Bu açıklamalar ve kendi gözlemlerimin ışığında şunu kendi yorumum olarak söylemek isterim: Z kuşağının çok az bir kısmı toluma ve gelecek nesillerine daha iyi bir ülke bırakmak için çabalayacak. Ama çok büyük bir çoğunluğu bu ülkenin sırta yük olacak. Eğer bu durumu tehlike olarak görüyorsak. Meslek okullarına ağırlık vermeli, RÜTÜK olarak televizyon yayınlarının, gençler üzerinde yanlış yönlendirme yapan dizilerin ve filmlerin yayın yasağı getirilmesi gerekir diye düşünüyorum. Zaten sizlerde mutlaka bir Z kuşağı gençle yaşıyor veya onlardan bir şekilde etkileniyorsunuzdur.
Saygılarımla. A. Tufan Güven.