Belediye Başkanlığı, Belediye meçlisi üyelikleri, il genel meçlisi üyelikleri ve Muhtarlık seçimlerimize dört ay kaldı. Aday adayların ortaya çıkmasına günler, adayların belirlenmesine ise neredeyse birkaç ay kaldı.
Şimdi aday adaylarından tutunda adaylara kadar hepsi İlini ne kadar sevdiğini, sorunları çözecek tek kişinin kendileri olduğunu, İllerinin aşkı ile yandıklarını söyleyecekler. Burada seçmen olarak bizim nelere bakmamız gerekir? Ve, Sami olanla, reklam yapmak isteyeni, Partiye yakınlığını ispat etmek isteyeni, arazisine yapılacak inşaatta kat sayısını arttırmak isteyeni, arazisini yeşil alandan çıkarmak isteyeni, buralara seçildikten sonra Belediyenin, İl genel Meclisinin yapacağı harcamalara kendi ve yakınlarının şirketlerine menfaat sağlamak isteyeni, biz seçmenler olarak nasıl ayırt edeceğiz, etmeliyiz? İşte, asıl olan bu soruların doğru cevaplarını bulmadan şehir yaşayanlarının vebalini attığımız oylarla boynumuzda hissetmeden oy atmak başka şey, doğru adaylara oy vermek başka bir şey.
Belediye, İl genel meçlisi seçimleri bence Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekilliği seçimlerinden çok ama çok daha önemli. Türkiye’nin her hangi bir yerindeki sanayicinin, Çiftçinin, Esnafın, Memurun, emeklinin İlindeki etkili olan bir milletvekiline, Cumhurbaşkanına sorunlarını iletmesi, sorunun çözüme kavuştulması tüm Türkiye’de yaşayan bu insanların yani bizlerinde otomatikman sorunlarımıza çözüm olacaktır. Ama ilinizde yaşanan günlük sorunların veya ihtiyaçların çözülmesi yerel yönetimler tarafından gerçekleşmektedir.
Yani yerel yönetimler, bulundukları ilin sorunlarını tespit eden, öncelikli olarak sıralayan, sırası ile çözen, derdini Bakanlıklara, Cumhurbaşkanına doğru ilete bilen, çözüm için insan, araç ve maddi kaynaklar bulan insanların oturduğu makamlardır.
İster buralara seçilmiş başkanlar olsun, isterse de meclis üyeleri olsun, bu insanlar illerinin sorunlarını seçilmeden çok önce dert edinmiş, kendince çözümler bulmuş kişiler olmalıdır.
Partisine bakılmaksızın bu yerlere layık insanları seçmen belirlemeden oy kullanmamalıdır. Sokak jargonu ile söyleyecek olursak “ Gaza gelmemeleri lazım.”
Geçmiş seçimlerde Başkanlıklara, Meclislere üye olmuş bunca insanın kaçının seçilmemelerinden sonra sanki seçilmiş gibi ilin sorunlarını tespit ettiklerini, kaçına çözüm bulduklarına bakmak lazım. Seçimlerden sonra ortadan kaybolup seçimden seçime mi? Ortaya çıkıyor bakmak lazım. Aday veya aday adayı olduğu partiye seçimlerden sonra kaç defa uğramış, giderken bir kilo çay veya şeker almış mı? Bir bakmak lazım.
Ben seçilmediğim seçimden sonra ilimizle ilgili birçok sorunu tespit ettim, çözdüm önerilerinde bulundum, çözmeye çalıştım ama kimse bilmiyor diyorlarsa seçimde sık, sık uğradıkları yerel basını, Sivil Toplum Kuruluşlarını ziyaret edip oralarda bunları anlatmadınız diye kendilerine sormak lazım. Yerel medya şehrin sorunlarını ve çözüm önerilerini yazmak için zaten fırsat arıyor. Sivil Toplum kuruluşları da bu insanlarla ortak hareket edip çözümler üretmek istiyor. Yerel medya olsun, Sivil Toplum kuruluşları olsun, seçimden seçime eli sıkılan esnafımız olsun seçimlerde ziyaret edilip sonrasında unutulmaktan zaten muzdarip.
Seçmenimizde, yola çöp atanın belediye işçisine iş çıkarmakla kalmayıp, yaşadığımız şehri kirlettiğini. Otobüs duraklarının camını kıranların, belediyenin değil, bizim camımızı kırdığını, çocuk parkında sallanan yetişkinlerin çocukların parkına değil bizim parkımıza ve bizlerin parasına zarar verdiğini. Bu kurumların gereksiz yere harcadıkları paraların, yapılan bağışların bu kurumların değil bizim paramız olduğunu artık bilmeleri gerekiyor.
Bir de en önemlisi, bu seçimlerde attıkları oylarla seçtikleri insanların mağdur ettikleri insanların vebalini de aldıklarını bilmeleri gerekiyor.