BU YAZ NASIL GEÇECEK?
Bazı sorular vardır, tek cevap gerektirir. Bazı sorular vardır, cevap vermeden önce sizinde soru sormanızı gerektirir. Bu soru sorma, arama motorlarının sorduğu soru gibi değildir ama. Yani şunu mu demek istediniz türünde değilde? Şunu mu sormak istediniz şeklindedir. Anlayıcı, kavrayıcı soru sorma şeklindedir. Amacınız vereceğiniz cevapla, istenilenin dışında, başka bir konuda cevap vermemektir.
Sorun; Soru soranın, sorma tembelliğinden, kelimeleri kullanma pintiliğinden, kelimeyi kullanırsam eskir düşünmesinden, kaynaklanan araya sıkıştırılmamış olan, o, kelimeyi sizin yorularak bulmanızdır.
Bu yaz nasıl geçecek? Sorusun da, da araya koyulması gereken; ekonomi, hava durumu, eylemsizlikten kaynaklanan sıkıcı zaman dilimi, kişisel durumlar. Sevdiğinizden ayrı olma durumlarını, belirten kelimelerden birisi mutlaka olmalıdır. Bu yaz işler ne olur? Bu yaz çok sıcak mı olur? Ben onsuz bu yazı nasıl geçiririm? Bu borç, yaz bitene kadar nasıl ödenir? Bir yere de gidemiyoruz? Her hangi bir etkinliğimiz de yok. Üç ay nasıl vakit geçireceğiz? Türünde olsa, bu soruya, tek ve hızlı düşünerek cevap vermeniz kolay olur.
Bu yaz nasıl geçecek sorusunda sormak istediğimiz şey ve vermek istediğimiz cevap; hava durumundan ve diğer konularda ki, merakları giderici değil, ekonomi ve onun etkilediği sosyal hayat üzerinde, tahminlerde ve kişisel görüşümüzü belirtmeyi kapsıyor.
Trump’un Başkan seçilmesinden önce ve sonrasında FED’in üstü kapalı açıklamamaları. İngiltere’nin, AB den ayrılması. Suriye, Irak’ta ki gelişmeler, İran’a uygulanan ambargonun kalkması, Çin’in, ekonomisindeki büyümenin dünya ekonomik büyümesinin üstünde gerçekleşmesi, kuzey Kore gerginlikleri, Libya’da istikrarın oluşmaması, Terör örgütlerinin tüm dünyada eylemlerde bulunması nedeni ile Turizm ve hizmet sektörü ile lojistik konularında, özellikle, hava yolu yolcu taşımacılığında yaşanan olumsuz gelişmeler. Dünya nüfusunda ki artış. Refahın tüm dünyada tabana yayılması çalışmalarının getirdiği etki ile kıt kaynak hale gelen tarımsal ve gıda üretimlerinde ki fiyat artışları ve çalışanlar üzerinde yarattığı olumsuz dış etkiler ile kışı bitirdik.
İçeride ise; 15 Temmuz kalkışmasının ekonomi ve sosyal hayat üzerinde yaratmış olduğu çok büyük yıkım ile geçen yazı geçirdik. Bu kışı bitirdik. Bunların yaralarını sarmaya devam ederek, yaza giriyoruz. Ülkemizdeki Başta Suriyeli, Iraklı ve diğer ülkelerden gelen sığınmacıların sosyal ve ekonomik hayatımızda yarattığı olumsuz etkiler, Referandum öncesi belirsizlikle oluşan, ekonomideki negatif etkiler ile ekonomideki yatay seyir durumu, ekonomiyi yavaşlatmıştır. Ekonomideki büyüme, iş gücüne katılması geren genç nüfustaki artışın altında kalması, genç nüfus da işsizliğin artmasına sebebiyet vermiştir. Dövizdeki durumun tahmin edilir hale gelmeyişi, on iki yıla çıkarılmış olan zorunlu eğitimin, yeni derslik, yeni yerleşim yerlerine yakın okulların açılması, eğitim ve çalışan kadrolarının oluşturulması ekonomiye yeni yükler getirmiştir. Buna karşın meslek okullarının eksikliği ve eğitim programlarının yetersizliği nedeni ile iş hayatının ihtiyacı olan eğitilmiş ve kalifiyeli çalışan ihtiyacındaki açığa da olumsuz etkileri ve eksiklikleri ile yaza giriyoruz.
Sivil toplum kurumları, koltuk kapma yerleri, bazı yapılar için amiral battı veya köşe kapmaca oyunu olmaktan çıkarılmadığı sürece, meslekleri ve temsil ettikleri iş kolu ve meslekler için doğru sorun tespiti ve doğru çözüm önerilerinde bulunamazlar. Siyasilere doğru raporlar sunamazlar. Atanmış ve seçilmiş yöneticiler, tüm kesimleri kucaklayan yönetim anlayışında ve doğru iletişim içinde bulunmazlarsa, yönetilenlerde seçilmişlere ve atanmışlara yardımcı olmaz ve alınmış olan kararlara saygı duymaz, bu kararlara gönüllü katılmaz ve uymazlarsa bu yazın olumsuz geçeceğini söyleye biliriz. Bunun tersine durumda, yani herkes, olumlu davranır, herkesim üstüne düşeni yapar, seçimler bittikten sonra parti rozetleri bir kenara bırakıp Türkiye rozetini takarlarsa, mesleki odaları kartvizitlik olarak değilde; günahı, vebali olan, ciddi çalışma yerleri olarak görürlerse, işin sosyal boyutu çözülür. İşin sosyal boyutu çözülünce, geriye ekonomik boyutu kalır. Bundan sonrası artık kolaydır. Güven bir kere oluştu mu, meclisten gelen her türlü uyarı ve yönlendirmeye her kesimden gönüllü katılım oluşur. Kısa vadeli kişisel zararlar dahi göze alınılır, döviz ve kurlar ne olursa olsun ihtiyaçlarımız almayı ötelemeyiz. Gerekirse, tam tersine, üretim dışı hiçbir harcamayı yapmayız. Sofraya bir fazladan tabak koymayı sevap sayan zihniyet gibi işletmeye fazladan bir çalışan alırız. Öz sermaye ve borç dengesini doğru kurduk mu, iş tamam demektir. Ekonomik dengeleri kurarken bir yandan da kurulmuş olan sosyal dengenin durumunu kontrol etmemiz gerekir. Toplumu geren, açıklama ve yaklaşımlarda bulunanların amaçlarının kötü olduğunu bilir bunları duymazdan gelir ve yetkili yerler gerekeni yaparsa, birbirimize umutla bakar, umut verirsek, bu yaz harika geçecek diyebilirim.
Saygılarımla.
Mikroskop insana önemini, teleskop ise önemsizliğini gösterir.Mally Hall.