Atalarımız ne söylemişse güzel söylemiş. Şöyle bir bakıyorsunuz; sözlerine ne bir şey ilave edebiliyor, nede bir şey çıkarabiliyorsunuz. Yani ne fazladan bir kelime söylemişler nede bir kelimeyi eksik bırakmışlar.
Çok sade, yalın bir dil kullanmışlar. Şifreler, gizli mesajlar yok. Dümdüz. Anlamadım demek için ya söyleneni tam duymamış, yâda duyduğunun işine gelmemiş olması lazım. Bu sade anlatıma alışık olan bizler, bizim atasözlerimiz gibi ayni sade anlatıma sahip, Çin ve Kızılderili atasözlerini de çok sever ve günlük hayatta çok kullanırız.
Hani meşhur bir söz vardır ya; “ akılları pazara çıkarmışlar, herkes kendi aklını satın almış” Diye. O yüzdendir ki, atalarımız bize tecrübelerini, ben yandım sen yanma diye aktarmaya çalışmış olmalarına rağmen bizler, yok ben yaparsam farklı olur. Ben yaparsam başarılı olurum diye, ortaya çıkarız. Sonuçta, vaktini, nakdini, ailesini kaybeden insanlar oluruz. Bunun nedeni gayet basit; Soran Bağdat’ı aşmış sormayan düz yolda şaşmış. Çıraklığını yapmadığın işin ustalığını yapma. Sözlerini unuttuğumuzdan.
Geçmişte nelerin, nasıl yapıldığına bakmadan, piyasa araştırması yapmadan yola çıkıp, daha önce kullanılmış olan yanlış yöntemlerle, iş yapmak ve sonuçta başarı beklemek veya başarılı olacağına inanmak; Einstein’ın dediği gibi, “ayni şeyleri yaparak farklı sonuç beklemek ahmakların işidir.” Sözünü bir kere daha haklı kılmaktan başka bir şeye yaramayacaktır.
Değişik ekiplerle, değişik bütçeler oluşturarak, paradigmaları değiştirmemek de, bizlere doğru sonuçlar vermeyecektir.
Problemleri çözmeye çalışmadan önce. Akıl, akıldan üstündür. Sözünden yola çıkarak, akılları kullanabileceğiniz, farklı bakışlara ve uzmanlıklara sahip bir ekip oluşturulmalıdır. Bu birinci evre; yani, buluşma gerçekleşti demektir.
İkinci adım ise, ekibi çalıştırmaya başlamadan önce, iletişim, toplantı yönetimi, karar alma, konularında eğitimler almak. Eğitimler sonunda gerçekten farkındalık değil, değişim yaratmak gerekecektir. Daha sonra problem çözme teknikleri konusunda da eksiklikler tamamlandı mı, ekibiniz oluştu demektir.
Buluşma, oluşma gerçekleştiğine göre şimdi sıra çalışmaya geldi. Diye biliriz.
İşlere böyle başlarsak ne olur? İşlere böyle başlarsak, daha önceleri, toplantı ve karar alma konusunda eksiği olmayan bizlerin, neden başaramıyoruz sorusunun, cevabı olan alınan kararları takip edecek, paydaşları ve çözüm ortaklarının sorumluluklarını yerine getirmesini sağlayacak olan ekipleri oluşturmuş olacağımızdan başarı da bizlerin olacaktır.
Bunlar olursa başka ne olur? Başlangıçları sonuç bilmeyiz.
Ayrıca, önceliklerimizi doğru tespit edip doğru sıralayacağımızdan, Parito’nun dediği gibi, Yüz, sorunu doğru sıralayıp, ilk yirmi sorunu çözdüğümüzde, geri kalan seksen sorun kendiliğinden buharlaşacaktır.
Bunları yaptığımızda en önemlisi, Sağlığınızı, nakdinizi, vaktinizi, ailenizi kaybetmemiş oluruz.
Bunları yaptığımızda? Sağlıklı toplum, sağlıklı nesillerimiz olur.
Bunları yaptığımızda? Ceza evleri değil, fabrikalarımız olur.
Saygılarımla.