Dünyada her şeyi ekonomi olarak gören, sosyal olayları ve gereksinimleri yok kabul eden zihniyetler gelecekte hatalarını mutlaka anlayacaklar.

Mazeret kabul etmeyen, rakamlarda başarıya ve kazan, kaybet mantığına değer veren, CEO ve onların ödüllendiricileri, dünyayı ve kendilerini nasıl kötü bir sonuca sürüklediklerini gördüklerinde inşallah çok geç kalmış olmazlar.

İktisadın oluşma ve iktisada gereksinim duyulma nedeni; kaynakların kıtlığı idi. Yani üretim ve insan nüfusu arasındaki farklılıklar ve bunun getirdiği kıtlıklar ve savaşlardı. Bu nedenlerle kabul gören iktisat güya dünyadaki kıt kaynakların üretimi arttırılacak ve dağılımı yapılacaktı. 

Hele 2. Dünya savaşından sonra paranın değerinin korunması, savaşın yaralarını sarılması ve dünya barışını daim kılmak adına dünyada birçok uluslararası yapılar kuruldu. Birleşmiş Milletler, İMF, dünya bankası, Dünya Ticaret Örgütü, Dünya Gıda örgütü, OECD, Hatta ilerleyen yıllarda Dünya petrolün insanlık barışını bozmasın diye OPEC kuruldu. Birçoğunda çocuk ve dünya mirası olacak şeyleri korumaya çalışan UNESCO(Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü) gibi yapılar bile kuruldu. Daha birçok yapıyı da sayabiliriz.

Bu çaba ve çalışmaların üzerinden daha bir asır bile geçmemişken dünyanın geldiği noktaya bakar mısınız?

Savaşlar, açlık, susuzluk, eğitimsizlik, çocukların maruz kaldığı insanlık dışı durumlar. Her gün bu konularla ilgili haberlerde, mutlaka içimizi acıtan ve insanlık adına utanç duymamız gereken birçok acı hikâyeyi ya okuyor yâda seyrediyoruz.

Afrika’da açlık ve susuzluktan ölen, bir deri, bir kemik kalmış insanlar. Denizde boğulan, savaştan kaçan insanlar.  ABD sınırında tel örgü altında bekleyen, hastalık ve açlıktan ölen insanlar. İnsan tacirlerinin elinde hayatı kararan, Kadın ve çocuklar. Uyuşturucu müptelası insanlar, perişan olmuş aile ve çocuklar.

Bir yanda, bilim insanları her konuda görevlerini yapmaya çalışıyor. Doktorlar, kansere çare bulmaya çalışırken, Bir yanda, her türlü kanser yapıcı maddeleri insanlara yediren. Çevreyi kirleten, ormanları yok eden, uluslararası şirketler.

Sözüm ona dünya barışı, açlıkla mücadele için kurulmuş olan yapıların, görevlerini yapmamaları nedeni ile birçok yardımlaşma derneği ve vakfılarkuruldu. Bu vakıf ve derneklerin gönüllü çalışanları,  zor durumdaki insanlar içinhayatlarını adarcasına görevlerini yapmak için vaktini ve nakdini harcarken paradan para kazanmaya çalışan Londra’daki simsarlar.

Yoksulluk ve yokluk nedeni ile cahil bırakılmış bu insanlar, güvenliksizlik, sağlıksızlık, kirletilmiş topraklar ve suların, açıların olduğu dünya, bu gün için bunları yaşayanların sorunu gibi görülebilir ama bu durumu yaratan ve duruma kayıtsız kalanlar bilmelidirler ki; çocuklarının ve torunlarının yaşayacağı başka bir dünya yok.

Kötü komşuyu, kötü insanlarla ayni ortamda bulunmayı istemeyenler bilmelidir ki; kötülük ve yaşanan kötü şeyler o kadar hızla yayılıyor ki, bu tüm olumsuzluklar önce kendi sınırlarına gelecek, daha sonra ise evlerine girecektir.

Ayak parmağının uçundaki bir yara nasıl tüm vücudu ilgilendiriyorsa dünyanın ötesindeki bir insanlık sorunu da hepimizi ilgilendirmektedir. Dünyadaki olumsuzluklara sebep olanlar, bu gerçeği mutlaka bir gün anlayacaklardır.

Saygılarımla.