Gelecekte bir gün gelecek. Bu söz; 1990 ların başında, hayat sigortası yapan, bir şirketin, reklamında kullandığı bitiş sözü idi. Reklamlarla kullanılan birçok söze dikkat ederim. Reklam firmalarının yaptığı İletişim hatalarını veya iletişim harikalarını bulmaya bayılırım. Duyunca, günlük hayatınıza uygulayabileceğiniz, birçok reklam diyalogunu sizlerde kolaylıkla bulabilirsiniz.
Gelecek; Her insanın merak ettiği, falcıları, medyumları zengin eden şey. Gelecek ve gelecek kaygısı, merak. Aslında Falcılıkta, medyumluk da, dinsel olarak da, bilimsel olarak ta red edilmiştir.  “Gelecek görülemez ama tahmin edilebilir.” den, yola çıkılsa, geleceği tahmin etmek için Falcılara, medyumlara gerek olmadığını, biraz aklın yeterli olduğunu hemen görürüz.
Tahminleri tutturmak için o kadar akıllı olamaya da gerek yoktur. Bazen her şey o kadar ortada dadır ki; görmemek için kör olmak lazım. Türündendir. Her şey ortada, her şey dile gelmiş. Ama siz görmemekte veya duymamakta ısrar ediyorsunuzdur. Yaklaşım, savunma mekanizmanızdan kaynaklanmaktadır. Ben yok dersem, yok olur. Yaklaşımından gelen davranışlar bütünüdür. Dıştan görüntünüz de aymazlık olarak algılana bilir. Bazen de; ben gördüm ama şimdi dillendirirsem, görmeyenlerinde görmesini sağlarım, korkusudur.
Çoğu zaman sıkıntıya düşmüş birisi ile dertleşirken, siz bir şeyler söylediğinizde, sıkıntıya düşmüş kişi size biliyorum. Anlıyorum. Bende fark etmiştim, ama yapacak bir şey kalmamıştı der. Aslında her zaman yapılacak çok şey vardır. Ölüye bile yapılacak şey vardır. Organlarını bağışlamak gibi.
Bazen de sonda yapılması gerekenleri başta yaptığımızdan kaybederiz her şeyimizi. İşçi olmadan patron oluruz mesela. Bunu hem iş tecrübesi kazanma olarak söylüyorum, hem de Girişimcinin de kurduğu işletmede bir çalışan olduğunu bilmesi gerektiğini söylemek için söylüyorum.
Bazen de kendimizin nano teknolojide olduğumuzu düşünüp, kendimize toz kondurmadığımızdan yapacak bir şeylerin olmadığını düşünürüz. Rakiplerimizin veya bazı işletmelerin hızla büyüdüğünü görmez, kendimizin küçüldüğüne veya sıkıntılarımıza günah keçisi ararız. Çok kolayda suçlular buluruz. Siyasilerden, çalışanlara, hiçbir konuda fikir almadığı, sıkıntıya düşünceye kadar bayramda dahi evine gitmediği yakınlarına kadar birçok insan kişinin, sıkıntıya düşmesinde sebep olanlardır. Yoksa o, sıkıntıya filan düşermiymiş hiç?
Gelecekte bir gün gelecek diye düşünen, kötü şeyler başkalarının başına gelir. Bizde başkaları için başkalarıyızı, unutmayanlar, tedbirler alırken, bazıları ise işin keyfinde, akbabaların içinde olur.
Bilenle, bilmeyenin bir olamadığı gibi, gelecekte bir gün gelecek diyerek tedbir alanla, tedbir almayan bir olmamaktadır.
Tüketici tercihlerindeki değişiklikleri takip edemeyen, çalışanını ekip arkadaşı, temincisini ve müşterisini çözüm ortağı göremeyenlerin geleceğinin ne olacağını, bilme şansımız yoktur ama tahmin etme şansımız vardır.
Şu anda içinde bulunduğumuz dünyadan hiçbirimiz mutlu değiliz. Silah saniyi devi olan şirketlerin çocuklarının veya yönetim kurullarının da mutlu olmadığını, ama kendilerini mutlu sandıklarını biliyorum. Yine de bu bize sevimsiz gelen dünyada insanlar var olmaya, ekonomiler işlemeye devam edecek. Geleceklerde gelecek. Geleceğin dünyasını tahmin edip, üretim enstrümanlarını ona göre temin etmek, oluşacak olan,  tüketici taleplerindeki değişimlere göre üretim planlarını yapmak gerekmektedir.
Gelecekte bir gün gelecektir, sözü ne kadar doğru ise, değişimi de, yavaşlatmak belki mümkündür. Ama durdurmak mümkün değildir. Sözü de bir o kadar doğrudur.
Sorun, geleceğinde bir gün gelecek olmasında değildir. Sorun gelecekte kimlerin gülüp kimlerin ağlayacak olmasın dadır.
Saygılarımla.