Bir araç lastik firmasının reklamındaki slogan sanki tüm hayat için sözlenmiştir. “ kontrolsüz güç, güç değildir.” Bu söz gerçekten hepimiz için bir uyarı niteliği taşımaktadır.
Aslında bizde de harika sözler vardır. Bu konuda bizleri uyaran, “ Ne oldum demeyeceksin. Ne olacağım diyeceksin.” Mesela “ Ayakları yere basmak.” Gibi değimlerin birçok örneğini vere biliriz.
Örnek, madem araçlardan açıldı. Oradan devam edelim. Uzmanlardan duyduğumuz kadarı ile araçların frenlerinin gücü motorlarının gücünün iki katı olmalıymış. Konu gene gücü kontrol edilir kılmak. Yine araçlardan devam edersek; Araçların istenilen şekilde durdurulmasının iki sebebi vardır. Birincisi bize bağlı olan, Hız takip mesafesi, hızın yola, hava şartlarına uygun hızda kullanılamamasıdır. İkincisi de Mekanik arızalardır. Bunlarda kendi arasında ikiye ayrılır. Aracı durduran sistemlerde kullanıma bağlı oluşan arızalar. Diğeri ise aracın fren sistemine yapılan dış müdahaleler.
Bu örnekleri vererek başlamak istediğimim asıl konuya gelirsek. Son dönemde tüm dünya halklarını tedirgin eden ve sadece dünya halklarını değil, diplomasileri, ekonomik dengeleri alt üst eden ABD devlet başkanı Donald Trump’ın açıklamaları. Gümrük vergileri konusu kendi ülkesinin ekonomisini etkileyen olumsuz ithalatın dengelenmesi için alınmış bir karardır ve saygı duymak lazım. Ama Kanada’yı ABD ye bağlayalım. Meksika körfezinin adını, Amerika körfezi yaptım. Grönland’ı bize verin gibi çıkışımlar. Ukrayna’nın değerli madenlerini ben alacağım yaklaşımları tüm dünyada gerginliklere sebep olmaktadır.
ABD kendi başına güç olmadığını dünyadaki diğer ülkelerin dostlukları ve kendisinin bu ülkelerle bu güne kadar kurmuş olduğu yapıcı olumlu ilişkiler nedeni ile olduğunu unutup, tüm gücü kendinde olmasını sanması ve buna göre bir güç zehirlenmesinde olduğu. Ve bunun ne kendi ülkesine nede dünyaya fayda değil zarar getireceğini mutlaka ABD deki aklı başında olan yönetime yakın insanların mutlaka söyleye biliyorlarsa Trump’ a mutlaka söylemesi lazım. Bazen güç zehirlenmesi yaşayan liderleri uyarmak maalesef o kadar da kolay olamamaktadır.
Değindiğim gibi son dönemde ABD tüm dünya ülke halkları tarafından istenilmeyen ülke olarak görülmektedir. Vatandaşlarının Turistik gezilerde İngiliz vatandaşı olarak kendilerini tanıtmaları istendiği konusunda bilgiler hepimizin kulağına geliyor. Hatta kendisine ait şirketlerin, ABD dışında ülkelerdeki faaliyetlerini başka ülkelerde kurdurduğu şirketler vasıtası ile yürüttüğü yine çok konuşulan konuların arasında. Durum böyle olunca aslında bu gerilmiş dünyada en çok tedirgin olanların ABD vatandaşlarının ve şirketlerinin olduğunu hemen anlıyoruz.
ABD yi şahinleştiren tavrının belki de en önemli nedeni BRICS meselesiymiş gibi görülüyor. Yükselmeye başlayan ekonomileriyle Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin, BRIC kavramının baş aktörleri konumunda yer alıyor. Güney Afrika ve sonradan İran, Mısır, Etiyopya ve diğer ülkelerin de dâhil olmasının ardından BRICS, ABD ekonomisi için Para birimi olan doların değerini altın dışında itibari değerle oluşturması konusunda doların tahtını sarsmaya başladı. BRİCS konusunun baş aktörü Çin’i kendine en büyük tehdit olarak görmesi nedeni ile Çin’e karşı tedbir ve tavır almasının yanı sıra diğer BRICS i oluşturan ülkelere karşıda ekonomik ve diplomatik tavır almaya başladı.
ABD ve dünya ticareti, Dünya serbest ticaret antlaşmasının yürürlüğe girmesine kadar, “ ABD üretiyor, dünya tüketiyor. Dünya, üretiyor. ABD tüketiyor şeklindeyken, Bu anlaşmadan sonra bu söylev, “ Çin üretiyor, dünya tüketiyor. Dünya üretiyor. Büyük çoğunu Çin tüketiyor.” Şeklini aldı. Trump’ın bu nedenle son dönemde Motor gücü ile fren gücünü tekrardan gözden geçirmesi gerekmektedir. Dünyada üretimlerin başka ülkelerin üretime muhtaç hale getiren sistemi kuranların kendileri olduğunu unuttular. Mesela Çin’in ürettiği ÇİP olmadan ABD firmaların nasıl üretim yapacağı konusunda ve yükseltilen yüksek gümrük tarifelerinin ülke enflasyonuna olacak etkilerini tam değerlendire bildiler mide başka bir konu.
Osmanlı’yı yıkan etkinin en büyüğü “ İngilizlerin, diğer ülkeleri ve iç ayaklanmaları organize ederek.” Osmanlı’yı çok geniş coğrafyada savaşmasını sağlayarak ekonomisini ve o zamanlar en önemli üretim kaynağı olan insanı heba etmiştir. Şimdiki dünyaya bakınca; ABD’nin de ayni tuzağa düştüğünü görüyoruz. Dünyanın her yanında savaşmaya çalışan, müttefiklerini rahatsız eden bir Trump var.
Ama mutlaka bir dostunun Trump ’un kulağına kontrolsüz gücün, güç olmadığını fısıldaması, hem ülkesi hem de dünya için iyi olacaktır.
Saygılarımla. A. Tufan Güven.