Okul bahçelerinden çıkan öğrencilerin yüzlerine bakarak karne notlarını kolaylıkla tahmin edebileceğiniz gibi, karne notları kötü olmasına rağmen, sanki o, başarısız notların sahibi, kendi değilmiş gibi davranan öğrencilerinde, kişiliklerini kolaylıkla tahmin edebilirsiniz.
Karne kime verilir? Veya verilen karnelerden hangi anlamları çıkarmamız gerekiyor. Karnenin üzerinde her ne kadar bir öğrenci adı yazıyor olsa da aslında o karne, öğrenciye, öğretmene, veliye, topluma, toplumu yönetilenlere verilen karnedir.
Her türlü imkan sağlandığı halde başarısız olan bir öğrenciye verilen karnenin üç, anlamı vardır; birincisi öğrencinin tembel ve sorumsuz olduğunu gösterir. İkincisi; Öğrencinin yetenek ve çoklu zeka içinde kendi zekasını gösterebileceği dersleri alamadığını veya zeka seviyesinin yetersizliğini gösterir. Üçüncüsü de; o dersler konusunda öğrencinin alt yapısını gösterir.
İlk ikisi öğrenciye ait maddeler iken, üçüncü maddenin büyük bir çoğunluğu öğretmene az bir kısmı ise öğrenciye aittir.
Hangi olay konuşuluyorsa konuşulsun, hangi olay üzerine düşünülüyorsa düşünülsün, konuşma ve düşünme formatı trafik cezaları gibi olmalıdır. Yani ne kadarı kazaya karışan sürücüye, ne kadarı diğer sürücüye, ne kadarı yola ait olduğunu sekiz puan üzerinden dağıtımı gibi olmalıdır.
Karneye bakıldığında, aslında öğrencinin eğiteme, geleceğine, sorumluluğuma verdiği önemi, anne ve babanın çocuklarına verdiği alaka ve önemi, öğretmenin, öğretme ve motivasyon becerisini, atanmışların ve seçilmişlerin Eğiteme ve öğretime verdikleri önemi görürüz.
Ders çalışmaktan başka bir işi olmayan eğitim hayatı boyunca toplumda ve ailede sadece tüketici olan öğrencinin başarısız olmasını hoş görmemiz mümkün değildir. Karnede sorumlu ve sorumsuz öğrencilerinin notlarını görüyoruz.
Bu karnelerde; Çocuğumuzun eğitim gördüğü, mahallemizdeki, şehrimizdeki, ülkemizdeki, okullarla ve bu okullardaki ihtiyaçlı çocuklarımızla yakından ilgilenen, buralarda geleceğimizi, buralarda gelecekte ki gelinlerimizin, damatlarımızın, çocuklarımızın ve torunlarımızın mesai arkadaşların, komşularının, paydaşlarının okuduğunun farkında olanların veya olmayanlarında notlarını görürüz.
Gece geç saatlere kadar televizyonun başından ayrılamayan. Çocuklarının yüzünü göreceğine telefonda kişisel elektronik hesaplardan, sosyal medya tabirini doğru bulmuyorum. O, yüzden kişisel elektronik hesaplar diyorum. Evet, bu elektronik hesaplardaki arkadaşlarına bakmaktan çoluk çocuğunun yüze bakmayan. Evini barkını göremeyen anne ve babaların, çocuklarına bir kahvaltı hazırlamadan üstlerini başlarına bakmadan, okula giden çocuklarına kapıyı yavaş kapat diye uyaran, günde iki paket sigaraya para bulan ama yardımcı kaynağa para bulamayan anne, babalarında karnede notunu görüyoruz.
Bilme ayrı şeydir. Öğretme ayrı şey. Eğer öğretmen değilseniz, bir şeyleri bilmeniz yeterlidir. Ama öğretmenseniz; Bilmeniz yeterli değildir. Öğretme becerinizin de en üst seviyede olması gerekir. Öğrenci olarak sınıfın lideriyseniz bunun tadını çıkarırısınız. Ve büyük havası vardır. Ama öğretmen sınıfa girdikten sonra sınıfın lideri artık o, dur. Öğretmen olarak sınıfın lideri oldunuz mu? Bunun günahı vebali büyüktür. Bir lider olarak o sınıfta iyi şeyler yapmak zorundasınız. Geleceği görmek zorundasınız. Sınıftakileri motive etmek, onları çalışmaya teşvik etmek zorundasınız. Çünkü gerçek liderler; iyi şeyler yapar. Doğru kararlar alırlar. Geleceği görürler. Etraflarını motive ederler. Verimliği arttırırlar. Hem kendilerinin, hem de etraflarındakilerin geleceğini sağlam temeller üzerine kurarlar. Çünkü liderler bağları görür ve bağları kurarlar. Bu nedenledir ki; Bu karnelerde öğretmenlerinde başarı notlarını da görürüz.
Öğretmeni, bilgiye dayalı sınavlarla hala seçmeye devam etmeyi sağlayan. Ama öğretme, becerisine göre hale seçmeyen sistemde ısrar eden, bu yanlışı göremeyen, seçilmişlerinde notlarını bu karnelerde görüyoruz.
Elinize bir karne geçtiğinde, o notlar yüksek de olsa da, düşükte olsa da, lütfen o notların, sekizde kaçı, öğrenciye, kaçı veliye, kaçı öğretmenlere, bizlere ve bizleri yönetenlere ait olduğuna bakın olur mu?
Saygılarımla.